• HAKKIMIZDA
  • KURAN-I KERİM MEALİ
  • MEDYUMLARA İNANMAYIN!
  • SIR HOCA KİMDİR

SIR HOCA

~ Sırları bilmek isterseniz…

SIR HOCA

Category Archives: muhasebe

KENDİNİZİ TARTABİLİRSİNİZ!

10 Perşembe Kas 2011

Posted by sirhoca in muhasebe

≈ Yorum bırakın


إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ وَإِذَا قَامُوا إِلَى الصَّلَاةِ قَامُوا كُسَالَى
يُرَاءُونَ النَّاسَ وَلَا يَذْكُرُونَ اللَّهَ إِلَّا قَلِيلًا
Nisa 142
142 – Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az anarlar.

Merhaba Can Dostlar;

• Sabahleyin yatağından kalktığında ilk aklına gelen şey dünya veya dünya ile alakalı bir şey ise sen artık dünyanın oğlusun. Ahiretin oğlu olmak, sana çok uzaktır. Uyandığınızda ilk aklınıza gelen, mânâ ise müjdeler olsun sana…
‘• Oturduğun mecliste iyi bir inşanın aleyhinde konuşulduğunda, içinde bir sevinç hissi seziyorsan, bu haline çok ağla. Çünkü bu hal müslümana ait olmayan bir haldir. Sende, amelleri kökten yeyip bitiren hased hastalığı başlamıştır.
•’ Ezan-ı Muhammedi okunduğunda, ona karşı bir hürmet, saygı duymuyorsan imansız gitmenden korkulur. Çünkü sende dînî basite, hafife almak illeti baş göstermiştir.
Karşına birden bire kadın çıkıyor ve sen buna bakışlarını kaydırıyor ve gözünü alamıyorsan, gözünün yapmış olduğu zina seni manen cünüplüğe sevketmiştir. O halin ile namaz kılarsan, feyiz alamazsın, mana ile irtibat kuramazsın.
Faizli muameleler veya haram işleri takib etmende zerre kadar için de bir ürperti, korku hissetmiyorsan, sen kötülüğü kabullenmişsin demektir. Şunu bil ki küfre rıza küfürdür.
Ahlaksızlığa rıza ahlaksızlıktır.
İslam davası ile ilgili müsbet yönde bir haber alıp sevinmiyor, menfi bir habere kulak verince üzülmüyorsan, okuduğun kelime-i tevhidi yeniden gözden geçir. Müslümanın derdi ile dertlenmiyen bizden değildir, hadisine kulağını aç…
Seccadeni serip namaza kalkmak istediğinde, içinden bir iştahsızlık tembellik başlıyorsa, Allah korusun bu bir münafıklık alametidir. Çünkü onlar namazlarına üşene üşene kalkarlar…
‘• Dini bir mevzu anlatıldığında uyukluyor, boş söz ve dedi kodu yapıldığında uykun kaçıyorsa bilki senin burnuna şeytan nefesini üflüyor. O güzel meclislerden istifade etmeni istemeyen şeytanın aleti olma.
İslamın hayata hakim olmasında şu yaşına kadar niyetini ve tavrını ortaya koymadıysan, sana ancak bir Hadis-i Şerifi nakletmekle cevap vereceğiz :
«Her kim, cihad etmeden veya cihad etmeyi gönlünden geçirmeden ölürse, münafıklığın bir şubesi üzerine ölür.» B. Meram : 4/90
Kıldığımız namazlar bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa şu hadise kulak verelim ;
«Sahibini Allah’a yaklaştırmayan namaz, bilsin ki Allah’tan uzaklaştırıyor, demektir.»
İşte öyle namaz kılarsan böyle karşılık verilir. Sarılır, toplanır sonra bir paçavra gibi suratına çarptırılır.
Dükkan komşusunu kıskanıyorsan, bil ki Allah’ın yapmış olduğu taksimata karşı geliyorsun. Yüce Mevla kimini fakirlikle, kimini zenginlikle imtihan eder. Kimini sıhhati ile, kimini hastalıkla, kimini evladla kimini hanımıyla imtihan eder. Bunu bil de Allah’ın yapmış olduğu taksimata bütün samimiyetinle güven.
Oturmayı, çay içmeyi rahatlık olarak; namaz kılmayı külfet olarak kabul ediyorsan, sen çoktan ölmüşsün. Diri olsaydın, ruhunu rahatlatacak olan namazı sever ve onu bir angarya kabul etmezdin. Ve «Hele şu namazı kılalım da rahat rahat oturup çayımızı içelim» demezdin.
Evdeki çocuklarınıza islamla hakim olamıyorsan, bil ki başka bir şeyin hakimiyyeti altına girmişsin. Sana hakim olmayan da Kur’an olmadığına göre, kimin hakimiyeti altına girdiğini kendin bil.
Bunları okuyun ve ibret alın ey akıl sahipleri.
Piri Sır, Bu Bir Sırdır


Nefsimiz ve Muhasebe

22 Cuma Nis 2011

Posted by sirhoca in muhasebe, nefis

≈ Yorum bırakın


MERHABA CAN DOSTLAR;
Bu hafta nefsimiz, nefis hesabının nasıl olması gerektiği ve bu konuda dikkat edeceğimiz hususları açıklamaya çalışacağım.

DOSTLARIM;
Allah Teâlâ yarattığı her insana belli bir ömür takdir etmiştir. Akıl nimetiyle donattığı insanı erginlik çağından itibaren ölünceye kadar tüm yaptıklarından ve yapması gerektiği halde ihmalkarlık edip yapmadıklarından sorumlu tutmuştur. Bununla birlikte insanı yalnız bırakmamış, onun aklına rehberlik etmek üzere de Peygamberler ve kitaplar göndermiştir.
İnsana düşen görev hayatı ve yapıp ettiklerini düşünmek ve değerlendirmektir. Ben ne idim ne oldum, sonum ne olacak? İşte bu noktada, “Nefis Muhasebesi” dediğimiz, ferdin kendi kendini kontrol mekanizmasının önemi ortaya çıkmaktadır. İradesini bu yönde kullanan insanların oluşturduğu bir toplum, tabîî olarak kendi kendisini kontrol eden bir toplum olacaktır.

CAN DOSTLAR;
Hz. Yusuf (a.s.)’ın lisanıyla, nefsin, insanı sürekli olarak kötülüğe teşvik ettiğine ve onun kötülüğünden kurtulabilmek için ferdin ilâhî yardıma ihtiyaç duyduğuna işâret eder :
“Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis Rabbimin merhameti olmadıkça kötülüğü emreder şüphesiz Rabbim çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” [Yusuf, 53]
Âyet-i kerîmenin ifade ettiği açıdan bakıldığında, nefisle muhasebenin zorluk derecesinin biraz daha arttığı görülür. Çünkü, nefsi kontrol etmek için insanın kendi iradesi ile Allah’ın merhameti bir arada olmalıdır. Kötülük yapan ya da kötülüğe vasıta olan bir insan nasıl sorgulanmaktan hoşlanmıyorsa kötülüğün ilk hareket noktası olan nefis de hesaba çekilmekten hoşlanmaz. Bu nedenle, kendi kendisiyle hesaplaşan insan öncelikle bu anlayışı aşmak mecburiyetindedir. Bu anlayıştan kurtulmak mümkün olmadığı zaman, nefsi beğenmek, onu kusursuz görmek ve nefsin bütün isteklerinin haklı sebeplere dayandığı düşüncesine kapılmak kaçınılmaz bir sonuçtur. Böyle bir sonuç ise Allah’a kulluk gayesiyle yaşaması gereken bir Müslüman için, telafisi mümkün olmayan problemlerin ortaya çıkmasına sebep olur. Kur’an-ı Kerîm’in işaret ettiği bir çok târihî hadise, Allah’a karşı gelmenin, inkârda ısrar etmenin, hak ve hukuk tanımamanın en önemli sebeplerinden birinin, “Nefsi üstün görmek ve onu kusursuz saymak.” olduğunu göstermektedir. Şeytan’ın, Allah’ın emrine isyan ederek Hz. Âdem (a.s)’a secde etmemesi, Nemrud’un, Hz. İbrahim (a.s)’ı yakmaya çalışması, Firavunun Hz. Mûsâ (a.s)’ı öldürme isteği, Mekkeli müşriklerin, bizzat kendilerinin “el-Emîn” olarak vasıflandırdıkları, Hz. Peygamber (s.a.v.)’e karşı, amansız bir mücadele yürütmeleri, işte bu ortak düşüncenin en çarpıcı ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bütün bu örneklerde ve benzerlerinde müşâhede edilen, “nefsi her şeyden üstün görme” anlayışının en tehlikeli noktası, nefsi ilah olarak benimsemektir. Kur’ân-ı Kerîm’de “Hevâ” olarak nitelendirilen bu husus şöyle anlatılır:“Kendi hevâsını ilah edinen ve ilimi olduğu halde, Allah’ın kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık onu Allah’tan başka kim doğru yola getirebilir? Hâlâ düşünmez misiniz?” [Casiye, 23] Kendi arzu ve isteklerine göre yaşama düşüncesi, Allah’ın istediği şekilde yaşamaya mânidir. “Hevâ ve şehvet gözü kör, kulağı sağır, kalbi hissiz eder. Kişi âlim de olsa ilmine rağmen hakkı duymaz olur.filozofların ve dünya hayatına düşkün din âlimlerinin çoğu böyle olmuştur. Kur’ân-ı Kerim’in, Hz. Mûsâ’nın kavmi içinde hazinelere ve ilme sahip olarak yaşadığını haber verdiği Kârun’da da aynı anlayışı görmek mümkündür. Allah’ın büyük bir lütuf olarak verdiği zenginlik sebebiyle, kendisinin de başkalarına iyilikte bulunması söylendiği zaman; “Bu servet bana, ancak kendimdeki bilgi sayesinde verilmiştir” [kasas78] diyerek, ilmine ve zenginliğine rağmen inançsızlık ve azgınlık içinde helâk olmuştur. Nefsiyle hareket eden insanın, böyle bir tehlikeden uzak kalması son derece zor olduğu için, âyet-i kerîmede Allah’ın rahmetinin gerekliliği vurgulanmaktadır. Zâten, hayatının her safhasında nefis muhasebesi yapmaya gayret eden bir mü’min, bu noktada Allah’a ilticâ etmesi gerektiğinin önemini kavramak zorundadır.

İmâm-ı Âzam Ebû Hanife’nin fıkıh tarifi tam anlamıyla nefis muhasebesini işaret eder mahiyettedir. İmâm-ı Âzam, fıkhı şöyle tarif eder : “Fıkıh, nefsin leh ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir.” Öncelikle, nefse fayda ve zarar verecek olan şeylerin tanınması gerektiği için fıkıh böyle tarif edilmiştir. Çünkü nefsin yapısını, ona sevap ya da günah kazandıracak olan davranışları tanımadan tam anlamıyla Allah’a kulluk yapmak mümkün değildir. Allah’ı tanımak, insanın kendi kendisini tanıması, nereden nereye geldiğini anlaması ve yaptıklarından dolayı hesaba çekileceğinin şuurunda olmasına bağlıdır.

Ebû Ümeyye eş-Şa’bânî (r.a.) şöyle demiştir: “Ben, Ebû Sa’lebe el-Huşenî (r.a.)’ın yanına giderek: Şu âyet hakkında ne dersin? diye sordum. O, hangi âyet deyince, ben:“Ey îman edenler! Siz kendinize bakınız. Siz doğru yolda olunca sapıtan kimse size zarar veremez.” (Mâide, 105) âyeti dedim. Ebû Sa’lebe el-Huşenî (r.a) dedi ki:Sen bu âyetin (konusundan) haberdar olan bir kişiye sordun. (Çünkü) ben bunu Rasûlüllah (s.a.v.)’e sordum. Buyurdular ki:”İyilikleri birbirinize emrediniz ve kötülüklerden birbirinizi men ediniz. Ancak sen, cimriliğe itaat edildiğini, nefsî arzulara tâbî olunduğunu, dünyanın tercih edildiğini, her görüş sahibinin kendi görüşünü beğendiğini ve gücünün yetmediği bir durumu gördüğün zaman artık kendi nefsine düşene bak. Şüphesiz arkanızdan sabır günleri gelecek. O günlerde sabır bir ateş parçasını avuçta tutmak gibidir. O günlerde iyi amel işleyene (diğer zamanlarda) o amelin benzerini işleyen elli kişinin sevabı kadar sevap vardır.” [ibn-i Mace]

Hz. Peygamber (s.a.v)’e “En faziletli insan kimdir?” diye soruldu.
Hz. Peygamber (s.a.v): “Allah yolunda nefsiyle ve malıyla mücâhede eden mü’mindir.” buyurdu.[Sahihi Buhari]

İnsanlara ilâhî sorumluluk yüklenmesinin sebebi, Allah’ın onlara, iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt edecek bir meleke (akıl) vermiş olmasıdır. Nefis Muhasebesinin Metotlarına gelince
1- Allah’ın gözetimi altında olduğunu düşünmek. Nefsi kontrol altında tutmanın en etkili yolu bu ilâhî murâkabeyi her an göz önünde bulundurmaktır. Şuurlu bir ubûdiyyetin en önemli şartıdır.
2- Kazanılan Başarıyı ve Nîmeti Allah’tan Bilmek Kazandığı her şeyi, sadece kendi kabiliyetleri ve gayreti ile elde ettiğini düşünmek, nefsânî bir anlayışın ürünüdür. Bu Karun anlayışıdır. Kuranı kerîmde kavminin Karun’a yaptığı tavsiyedir :“Allah’ın sana verdiği (servet) ile ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma, Allah’ın sana iyilik ettiği gibi sen de iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuk isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez.” [Kasas, 77]
3- Başkalarının Hatâlarından Önce Kendi Hatâlarını Görmek Hz. Peygamber (s.a.v) bu hususu şöyle belirtir: “Allah bir kul için hayır dilerse, onu dinde fakih, dünyada zühd sahibi kılar ve ona kusurlarını gösterir.” [Keşful Hafa] “Ya nefsinle meşgul ol veya nefsini ıslâh ettikten sonra başkasıyla meşgul olan biri ol. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurur:“Başkalarının kusurlarını hatırlamak istediğin zaman, kendi kusurlarını hatırla [Keşful Hafa]
4- İşlenen Günahları Hatırlamak Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurur :“Mü’min, günahını, üzerine yuvarlanmasından korktuğu bir dağ zanneder. Günaha dadanmış kişi, günahını burnunun ucuna konmuş, ona bir şey söylediğinde uçacak bir sinek gibi görür.” [Tirmizi]
Neticede bu ölçülere dikkat ettiğimizde, SONUÇ SIRDAŞLARIM şu ayet olacaktır:
“Ey îman edenler! Siz kendinize bakınız. Siz doğru yolda olunca sapıtan kimse size zarar veremez.” [Mâide:105]
AHİRETTE İSE “Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran kimse için, şüphesiz Cennet yegâne barınaktır.” [Naziat 40 –41] olacaktır.

ALLAHA EMANET OLUN.

BU BİR SIRDIR….

HESAB VERME ŞUURU VE YAŞAM MUHASEBESİ YAPMA

09 Perşembe Ara 2010

Posted by sirhoca in muhasebe, yeni yıl

≈ Yorum bırakın

MERHABA CAN DOSTLAR…

Bir gün hepimiz bu fani alemden baki aleme göç edeceğiz.Ahiret aleminde birde hesap var. Bu hafta HESAB VERME ŞUURU üzerinde durmak istiyorum.

Rabbimiz haşir suresinin 18 ayetinde. “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”

Can dostlar;

Hz. Peygamber, Hz. Ebu Bekir ve Ömer’e şöyle dedi: “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, kıyamet günü nimetlerden mutlaka sorgulanacaksınız.”

İbn Mes’ud (ra) dan: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kıyamet günü insan dört şeyden hesaba çekilmedikçe bırakılmayacaktır.

1-Ömrünü nerede tükettiğinden,
2-Gençliğini nerede geçirdiğinden,
3-Malını nereden kazanıp, nerede harcadığından,
4-İlmi ile ne kadar amel edip etmediğinden sorulacaktır.

Enes (ra) den: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah her sorumlu kimseyi, sorumlu olduğu şeyi korudu mu yoksa zayi etimi diye soracak, hatta kişiyi eşi ve çocuklarından sorguya çekecektir.”

Ebu Hüreyre (ra) den: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Karanlık gecenin safhaları gibi olan korkunç fitnelerden önce iyi işlerde birbirinizle yarışınız. O fitneler sırasında kişi mümin olarak sabaha erer, kafir olarak akşama dahil olur. Yahut mümin olarak akşama ulaşır, kafir olarak sabahlar. Dinini dünyadan bir meta mukabilinde satar.”

Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Dünya ahiretin tarlasıdır.”

Ebu Hüreyre (ra) den: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Yedi şey gelip çatmadan iyi işler yapmaya bakın. Yoksa siz insana görevlerini unutturan fakirlikten, azdıran zenginlikten, halsiz bırakan hastalıktan, bunaklaştıran ihtiyarlıktan, ansızın yakalayan ölümden, gelmesi beklenen şeylerin en fenası deccalden, belası daha büyük ve daha acı olan kıyametten başka bir şey mi gözlüyorsunuz.”

Ebu Hüreyre (ra) den: Peygamber (sav) “Ağız tadını kaçıran ölümü çok hatırlayınız” buyurdu.

Şeddad b. Evs (ra) den: Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için hazırlayan kimsedir. Aciz kimse ise, nefsi isteklerine tabi olan ve Allah’tan olmadık şeyler isteyen kimsedir.” Ravi daha sonra “men dane nefsehu” ibaresini “Kendisi kıyamette hesaba çekilmezden evvel, kendi kendini hesaba çeken kimse” olarak izah etti ve Hz. Ömer (ra) den şu sözün rivayet edildiğini belirtti: “ Hesaba çekilmezden evvel kendi kendinizi hesaba çekiniz. Büyük gün için süsleniniz. Çünkü dünyada iken kendi kendini hesaba çeken kimseler için kıyamet günüdeki hesap hafif gelir.”

Abdullah (ra)dan: Peygamber (sav) bir hasırın üzerinde uyudu. Hasır yanağına iz yapmıştı: Ya Rasulullah, keşke sana bir şilte bulsaydık dedik, bunun üzerine :
“Dünya ile benim misalim; bir ağacın altında gölgelenip sonra terk edip giden yolcunun misali gibidir” buyurdu.

Kâ’b İbni Mâlik (ra) ’den: Resûlullah (sav): “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve makama düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir. ” buyurdu.

Dostlar;
Dünyada gizli açık işlenen bütün suçlar ahirette ortaya çıkacaktır. İyilik ve kötülükler tartılacaktır. İşte hesap verme şuuru ile yaşayanlar neticede bir çok fayda elde ederler. O zaman toplum düzenli ve huzurlu olur.

Sözümü Peygamberimizin(sav) yukarıda zikrettiğimiz hadisiyle bitirmek istiyorum.

“KUL Kıyamet günü dört şeyden hesaba çekilmedikçe ALLAH’IN huzurundan ayrılamaz. Ömrünü nerede geçirdiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, ilmi ile amel edip etmediğinden. [Tirmizi Kıyamet]

Gelin dostlar ahirette oku kitabını denmeden önce kendimizi bu dünyada hesaba çekelim ki o gün hüsrana uğrayanlardan olmayalım.

BU BİR SIRDIR..

DESTEK ve GÜNCELLEME

KAİNATA MEKTUP

Popüler Yazılar ve Sayfalar

  • >İngilizce Kırk Hadis
  • SIR HOCA KİMDİR

Site İçinde Ara

ARŞİV

Blog Stats

  • 39.719 hits

Kategoriler

alim Almanca AİLE aşure günü beraat gecesi cami din eğitimi DUA EMANET eğitim faiz Fetih Hutbesi Filistin Genel Aff gençlik hac hak kavramı haram haya helal hicret hicri yıl başı hoşgörü Hz. Ademin Nasihati iffet ihram ilim ilk cuma hutbesi imtihan infak ingilizce islam islam dininin amacı israf kabir ziyareti kadir gecesi Kudüs Kuran-ı Kerimi'de Çalışma Hayatı Kuran-ı Kerimi Anlamak ve Yaşamak kurban bayramı mehmet akif ersoy Mekkenin Fethi mescid Mescidi Aksa mevlid kandili mikat miraç misyonumuz muharrem ayı muhasebe namaz ve çocuk nefis nefsin halleri nezaket oruç rahmet ramazan ramazan ayı ramazan bayramı regaip sabır salebe say sağlık Sevgili Peygamberimiz sorumluluk SÖZLER SÜNNET sır tavaf tefsir Teravih tevbe umre Uncategorized UNUTULAN BEŞ ŞEY yeni yıl zamanın kıymeti zekat ÖLÜM çanakkale zaferi çevre bilinci çocuk eğitimi önemli günler üç aylar İbrahim Suresi İNSAN İsrailoğulları İşleri Ehline Emanet Şehit şeytanın isimleri

Son Yazılar

  • DOSTLAR MİRACINIZ MUBAREK OLSUN
  • BİLMEK AMA NASIL?
  • AYLARIN SULTANLARI
  • RECEP AYININ İLK PERŞEMBE GECESİ: REĞAİB
  • Muharrem Ayı ve Aşure Gününüz Mübarek Olsun
  • HİCRET
  • MEHMET AKİF ERSOY’A GÖRE İNSAN
  • SONSUZA KALACAK BİR SÖZ
  • KENDİNİZİ TARTABİLİRSİNİZ!
  • Teravih ve Oruç

Sayfalar

  • HAKKIMIZDA
  • KURAN-I KERİM MEALİ
  • MEDYUMLARA İNANMAYIN!
  • SIR HOCA KİMDİR

En Fazla Tıklananlar

  • Hiçbiri

Blog İstatistikleri

  • 39.719 hits

Arşivler

Sayfalar

  • HAKKIMIZDA
  • KURAN-I KERİM MEALİ
  • MEDYUMLARA İNANMAYIN!
  • SIR HOCA KİMDİR

Popüler Yazılar & Sayfalar

  • Zamanın Velileri Gençler
  • HİCRET
  • BİLMEK AMA NASIL?

Enter your email address to follow this blog and receive notifications of new posts by email.

Diğer 11 takipçiye katılın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç
Gizlilik ve Çerezler: Bu sitede çerez kullanılmaktadır. Bu web sitesini kullanmaya devam ederek bunların kullanımını kabul edersiniz.
Çerezlerin nasıl kontrol edileceği dahil, daha fazla bilgi edinmek için buraya bakın: Çerez Politikası